Bulunmaz insan, bulunmaz Vali Recep
Yazıcıoğlu,3 Eylül 2003 günü trafik kazası geçirdi. Hastaneden
kurtuluş haberlerini ulusça, dualarla, beklememize rağmen
artık kaybetmiş bulunuyoruz.
Allah’tan rahmet diliyorum.
Olay ; trafik kazaları ile ilgili görüşleri gündeme getirdi.
Ve arka koltuğa emniyet kemeri konulması, yolcuların
bağlaması, zorunluğunun getirilmesi ile kilitlendi kaldı.
Hep böyle oluyor. Ulusça beş problemi olan bir olayı,
problemin birini çözerek ; sorunu ortadan kaldıracağımızı
sanıyoruz. Başka komplikasyonların devam ettiğini görünce de
şaşırıp kalıyoruz.
Seneler önce televizyon kanallarından birinde: trafik
sorunları ile ilgili programı izliyorum. Konuşmacılar arasında
karayolları ve trafik teşkilatlarımızdan birer temsilci var.
Ayrıca prof. Dr. Sayın Rıdvan Ege’de bulunuyor ve diyor ki :
- Trafik kazası raporlarımız eksik, hatalı tutuluyor. En büyük
yanlış bütün kusurları şoföre yükleyerek, kolaya kaçılması,
ondan sonra olacak kazalara davetiye çıkarılması. Yol
kusurları, bunların kazalardaki payları, belirtilmiyor.
Amerika’daki raporlarda yol kusurları oranı yüzde dört. Bizim
yollarımız, Amerika Birleşik Devletleri’nin yollarından daha
mı mükemmel ?...
Bu soruya, ağlamaları gereken orada ki ilgililerin cevabı;
gülerek durumu kurtarmak oluyor.
Aynı pozisyonu şimdiki kazada görüyoruz. O yerde defalarca
ölümle sonuçlanan trafik kazaları olmuş. İstinat duvarının baş
tarafı son derece dik, kesik baş yapılmış, ve
- Bana çarpan aracı parçalarım diye haykırıyor. Buna rağmen 4.
Bölge Karayolları Müdürü sayın Kamberoğlu :
- Olay şoför’ün yorgunluğundan uykusuzluğundan olmuştur diyor
!...
Türkiye’nin gözünün içine baka baka, kendi uzmanlık alanını
bırakıp, bilgisi, ilgisi olmayan konuya dikkatleri çekerek,
yol kusurunu örtbas etmeye çalışıyor, ama duvarda orada
duruyor.
Bundan sonra, orada olacak ölümlü kazalara da davetiye
çıkarmış oluyor.
Her yağmurda göller oluşan otobanlarımız, bariyerlerden; ters
monte edildiği, başlangıç ve bitim parçalarının takılmadığı
için; araçların kontrolden çıkıp çarpması durumunda, ok gibi
saplanıp insanların ölmesine, sakat kalmasına neden olanlar
var.
Yola dökülmüş asfaltın üstüne, mıcır serip üstünden geçen
araçlardan, sıkıştırma uman, bu yüzden; kaporta, boya
bozulmasına, cam, far kırılmasına hatta arabaların kaymasına,
takla atmasına sebep olabilecek, yol yapım sisteminin;
gelişmişlikten biraz nasip almış ülkede olabileceğini
düşünemiyorum.
Ülkemiz bir çok konuda gelişmiş sayılır.
Burada yanlış anlaşılmaması için vurgulamak zorundayım. Şoför
hataları yoktur, veya görmemezlikten gelinmelidir demiyor,
başka hatalar zinciri vardır, hepsinin üstüne gitmek gerekir
diyorum.
Tokat’ın Şenyurt beldesinin, Tokat’a giden eski yol ile Tokat’tan
Turhal’a giden ana yol; çok dar açı ile birleşiyor. Vaktiyle
gece arabamla Tokat’tan Turhal’a geliyorum. Dar açılı birleşme
noktasına yaklaştım. Önümde yabancı plakalı iki tır gidiyor.
Öndeki tır dar açılı tali yolda bekleyen, farları açık
arabayı, ana yolda bekliyor sandı, süratle , o dar yola saptı.
Olabilecek facia ucuz atlatıldı.
Tali yolun birleşme noktasına yüz metre kadar geride, iki yolu
birbirine dik bağlantı yapan yol var. O bağlantı kullanılsa
böyle bu olay olmayacak.
Durumu, ilgili, ilgisiz, bir çok kimseye anlattım. Olumlu
sonucu alamadım. Şimdi orada duble yol çalışması var. Problem
kendiliğinden çözülecek. Fakat Türkiye’nin bir çok yollarında,
buna benzer, ana yolla birleşme noktaları var. Düzeltilmesi
zor olmayan bir durum. İlgililerin dikkatini çekmek gerekiyor.
Çok problemli bir konuyu, bende bir tanesini çözmek, kimsenin
yaklaşmak istemediği sahayı irdelemek istedim. Şoförler
cemiyetine bu konuda çok iş düşüyor. Vatandaşlarımız artık,
uyarı, şikayet etmek gibi görevleri olduğunu, bunları
yapmadıkları takdirde, vatandaşlık görevini yerine
getirmediklerinden, vebal altında kalacaklarını kabul
etmeliler.
Kazasız , belasız , En güzel günler sizlerin olsun / İlhan ÇENESİZ
|